16 Nisan 2011 Cumartesi

İnsan küçük, fotoğraf büyük

http://25.media.tumblr.com/tumblr_l71r8o8gtC1qa6pg8o1_400.jpg

Cléo de Mérode, Nadar, 1894.

Kimi fotoğraflar daha dün çekilmiş gibi tazedir. Bu tarz fotoğraflar bir ömür ile yapılanlar arasındaki mesafeyi anlatır gibi durur, bize bir yandan kendi halimize bakmamızı da öğütler gibidir.

Portre sanatı, sadece fotoğrafçılığın önemli bir dalı değil, görsel sanatların kadim bir uzmanlık alanı. Portre öyle bir sanat ki, insanın hayatında olan veya kendi zamanına ait edindiği bilgiyi, birikimi, artık nesi varsa her daim kendisinde kalamayacak şeyleri taşıdığı bir anı gösteriyor, kimi talihli portrelerde görünenler bir yana, görülmeyeni, geleceğin gölgesi altındaki yolda durduğu anı da hissedebiliyoruz. Bir tür zaman makinesinden geçmişe bakar gibiyiz, fotoğrafa, çekildiği yıllara dair bilgimiz olmasa dahi fotoğrafın büyüklüğünü anlıyoruz.

Fotoğrafta büyüklük nedir? Daha doğrusu bazı fotoğrafları diğerlerinden daha büyük kılan, onlardan fersah fersah ayıran özellikler nelerdir?

Fotoğrafın büyüklüğü onun oluşması için harcanan kimyasal maddelerle, ışığın dalga boyu ile, fotoğrafçının parmaklarıyla ilgili değil. Bana kalırsa fotoğrafçının ve öznenin duruşuyla ilgili bir durum.

Fotoğrafçının tavrı, üstün nitelikleri tek başına çoğu fotoğrafı unutulmaz kılabilir. Fakat portre fotoğrafları için bu her zaman geçerli değil, portresini gördüğümüz insanın dünyaya bakışı, hayat karşısındaki tavrı belirgin etkenlerden. 


Portre fotoğrafları büyülüdür. Portrelerde kibirli insanları da, mütevazı insanları da hemen karşımızda bulur, gözlerine rahat rahat, sıkılmadan, sakınmadan bakabiliriz. Garip olan bence şu: Fotoğraf zihnimizde büyüdükçe, fotoğrafın üzerimizdeki etkisi çoğaldıkça, insan da o derece küçülüyor sanki. 

Artık dünyaya bakamayan gözlere bakmak benim gözlerimi daha ıslak yapıyor. Portre fotoğraflarına çok uzun süre bakamıyorum. 

Portre fotoğrafları hareketsiz gibi dururlar, ya da öyle görünürler ama içlerindeki mekanizma çalışmaya devam eder. Gözler karşılaşıp bir bağ kurulur, sonra fotoğrafa baktıkça bulanıklaşır portre, birden farkedersiniz ki meğer bir ayna almışsınız elinize, kendi gözlerinize, ilerde, tıpkı biraz önce görmüş olduğumuz portre fotoğraflarında olduğu gibi artık dünyayı göremeyecek olan gözlere bakıyorsunuz...

İtiraf ediyorum büyük fotoğrafın karşısında küçülen benim.

Hiç yorum yok:

google27928836a124597b.html