8 Kasım 2010 Pazartesi

Kara toprakların ışığı ve Pierre-Yves Dallenogare















Çok şahane bir fotoğrafçı keşfettim - ya da en azından ben öyle düşünüyorum. :)


Adı ise Pierre-Yves Dallenogare. Kendisi 20 yıldır Belçika'da Charleroi şehrinde yaşıyormuş.

Charleroi, taş kömürü ocaklarının kapatılmasından sonra bir sanayi şehri olarak varlığını sürdürmeye çalışan, insanların hayatını kararttığı ve insanların hayatını karartan zorlu bir şehir, her daim fabrikaların dumanlarının bulutlara uzandığı bir şehir.

Charleroi'da kimya, makine, demir-çelik işletmeleri önemli bir yer tutuyor.

Şehrin sakinlerinden biri olan Pierre-Yves Dallenogare ise 2005 yılında fotoğraf çekmeye başlamış. Önce dijital makinelerle başladığı merakını daha sonra kendisini daha çok heyecanlandırdığını söylediği analog makinelerle ve orta format ile geliştirerek görsel beğenisini ve fotoğraflarının söyleyeceklerini çoğaltmış.

Tahmin edileceği üzere Dallenogare, ana konusu ve projesi olarak Charleroi'yı seçmiş (insanlar, hayvanlar, binalar ve eşyalar dahil şehirdeki hemen her şey). 

Blogunun başlığı ise (Lumière au pays noir) 'kara toprakların ışığı', yahut 'kara memleketin ışığı' diye çevrilebilir.

Blogundaki fotoğrafların hemen altlarında bulunan bilgi notlarına dikkat edildiğinde fotoğrafın teknik bilgisini paylaştığını da göreceksiniz.

Bundan çok daha önemli olan ise bence, gören bir gözün nelere kadir olduğunu da görebileceksiniz.

Ben fotoğrafçının çalışmalarına baktığımda fotoğrafın her yerde olduğunu ve olabileceğini görüyorum, Charleroi denen şehrin çıplak yüzünü bazen uzak bazen yakından görebiliyorum/görebiliyoruz. Çocuklar, kadınlar, ağaçlar, nehirler, binalar ve diğer tüm ayrıntılar bize başka bir şehrin ışığını getiriyor sanki, oradaki yaşantıyı inceleyebiliyor ve genel havayı sezebiliyoruz.

Fotoğrafın temel işlevlerinden biri sadece bilgiyi değil hissi de taşıyabilmesidir, gören gözler bize sıkıntıyı ve kaçma isteğini de, kabullenmeyi de anlatabiliyor. Çocukların uçurtmalara tutunmalarına bakarak umudun ateşinin de hep sıcak tutulmaya çalışıldığını da görebiliyoruz.

Kimi sayfalarda şehre ilişkin edebi eserlerden de alıntılar yapan fotoğrafçı bir yerde Paul Verlaine imzalı bir şiire de yer vermiş. Şiirde siyah çimlerden söz eden şair, "Charleroi nerede?" diye soruyor ve "Ağlamak, inanmak istiyoruz" diyerek sözlerini bitiriyor.

Not: Ayrıca fotoğrafçının edebiyata meraklı, fotoğraf tarihi konusunda ise bilgi sahibi olduğunu görebileceğiniz bir başka adresi ise şurada (bu blog 2007'den beri güncellenmemiş, daha ilk sayfada fotoğrafçıyı, annesini ve ardından babasını görebiliyoruz: http://dallenogare.rsfblog.org/  [5 yıl sonraki ek not: Fotoğrafçının çalışmalarının bulunduğu siteler artık yok, başka başka yerlerde bulunan ufak tefek şeyler var ama kendi adının olduğu internet siteleri çalışmıyor.]

Not 2: Bizde benzeri bir çalışma var mıydı diye düşündüğümde Batur Gökçeer'in yapmış olduğu Dilovası projesi geldi aklıma. Çok başarılı bir fotoğrafçı olduğu Genç soluklar 2007 kitabında görülebilecek olan Batur Gökçeer'in Dilovası projesine hayran olmuştum, keşke böyle fotoğrafçılarımız çoğalsa, onlara daha çok destek olunsa.

Hiç yorum yok:

google27928836a124597b.html