6 Şubat 2008 Çarşamba

Çağdaş Sanat denilen şey...













Sabit Kalfagil


Fotoritim adli sanal fotograf dergisinde Sabit Kalfagil ile yapilan bir söylesi yi okuyup çok tartisilmis, her zaman da tartisilacak olan bu "güncel sanat" çikmazi hakkinda bir kaç kelam da ben etmek istedim.

Sabit Kalfagil ülkemizin taninan ve sevilen "klasik" fotografcilarindan. Söyleside bahsettigi gibi teknolojinin, endüstriyel çikarlarin ve ticari yozlasmanin fotograf sanatina hizli bir giris yapmasiyla 5-10 senedir bir çok kisinin beyni (özellikle sanati anlamakla görevli kismi) allak bullak oldu. Bazilari da olmamis gibi yapti. Gün geçtikçe insanlari daha da salak yerine koyan, insanlari tüketimin tutsagi yapan bu sistemin meçhul! suçlularina uyuz olmaktan baska yapilacak baska bir sey de hiç bir sey yapamamak zorunda kalmak oldugu için bu konuda sayin Kalfagil'e hak veriyorum. Cagdas sanat hakkindaki ironik düsüncelerinin ise coguna katilmiyorum. Asagida direkt olarak onun bahsettikleriyle ilgili degil, genel olarak 'cagdas sanat'in öcü görülmesiyle ilgili fobiyi elestiren yorumumla devam ediyorum:

'Cagdas sanat' diye gecistirerek yeni arayislari hor görenlere, sanat denilen bu zaten saçma* seyi zorla klasik, cagdas, kuralli, kuralsiz gibi tarzlara sokmak isteyenlere artik dur! diyesim geliyor.







Her dönemde iyi ve kötü seyler yapildi. Bir sekilde bu iki sifat yapilan eserlere etiketlendi. Bu sadece günümüzün getirdigi bir 'saçma seyler' dönemi degil. Zamanindaki 'begenilmeyen' seyler saklanmadi, hepsi öldü. Bugünün bir farki da biraz önce sözü gecen teknik ilerleme sayesinde çok seyden haberdar olmamiz ve tüm verilerin birbirine bu kadar yakin olmasi.

Sanattaki su anki mesele eskisi gibi degil. Daha çok kisisel egoya dayali ve daha yaratici olma cabasinda.



Su ana kadar yapilmis seylerin tekrar aynisini yapmayi gereksiz gören ve sanata yeni yönler verme gayretinde olan bir dönem. Iyi ya da kötü tartismasini ve 'cag'dasligi da asip daha da ileriye gitmek isteyen asiri bunalima girmis zihniyeti bundan ayri tutuyorum.

Tüketim ekonomisinin oyunu herkesi istedigi materyalle sanatla karsi karsiya getirsin, bence bu ne herkesi sanatci yapar ne de sanatcinin yuregini hop ettirecek kadar bir tehlike arz eder.

Bir çizgi düsünün; bir ucu kolaylastikça diger ucu zorlasan.

Fotokritik sitesinden örnek verelim: bir çok insan sanatsal birseyler yapma derdinde. O basit, bazen gerçekten kötü fotograflara anlamlar sigdirilmaya calisiliyor, siirler yaziliyor, garip isimler veriliyor. Herkeste bir sanatci olma istegi var gibi bir izlenim var.

Ayni zamanda da cogu, sanattan bir o kadar alakasiz.
Bu ikileme bir anlam vermek zor.

Sanat yapabilme tekniklerine ulasim kolaylasiyor evet ama bu isi daha da zorlastiriyor. Hayat zorlasiyor bir kere. Kafa yoralim. Basite kacmadan.

Yoksa herkes ayni fotograflari mi ceksin? Ya da (hala) sadece Mozart mi dinleyelim?

Bence yeterince anlamaya calismiyoruz, cok fazla arastirip dünyada neler olup bitiyor takip etmiyoruz. Tek bir fotografa bakip sanatci ya da sanat hakkinda kolayca yorum yapma cesaretini bulabildigimiz için hep kolay olani seçiyoruz.



*saçma burada her hangi bir seyi ifade etmez, zaten kelimenin kendisi de saçmadir.

1 yorum:

Hasan SAYLIK dedi ki...

Sanat o kadar kolay değil, hele ki herkesin elinde makine yada telefon aldığı dönemde. Gerçek fotoğraf sanatını ortaya çıkarmak ya da ayırt etmek artık daha zor. Peki gerçek fotoğrafın,fotoğraf sanatçısının sıradan olanlardan farkını nasıl anlayacağız. Babası EOS mark bilmem kaç aldı diye her çektiği fotoğrafı beğenilen bir popüler kız değil de, filmli makineyle bile gerçekten emek veren bir fotoğrafçı olabilir miyiz ? Yoksa sadece kendimizi tatmin edip, sessizce deklanşöre basmaya devam mı etmeliyiz ?

google27928836a124597b.html