f: günlük, zamanın ve mekânın fotoğrafa etkisini araştıran, meraklı fotoğraf sanatı düşkünlerince kurulmuş bir fotoğraf günlüğü grubudur.
25 Aralık 2010 Cumartesi
Haruki Murakami ve kısa/uzun fotoğraflar üzerine
1.
Haruki Murakami okumanın en güzel yanı insanı başka kitaplara, başka dünyalara sürüklemesi. Böyle de iştah açan bir yanı var ki, tadından yenmiyor, salt okumaya değil yazmaya da usulca itiveriyor. En sevdiğim kitabı, Zemberekkuşu'nun Güncesi olmakla birlikte diğer kitapları da çok güzeldir, kişinin meşrebine göre biri değerinden daha iyi görünebilir, bu okuyana kalmış bir haktır, kendi bilir. Bazen bir yazarın bütün kitaplarını beğenirsiniz, bazı yazarları ise tek bir kitabından dolayı yere göğe sığdıramazsınız.
Çeviriler Japonca dışındaki diğer dillerde olduğu gibi su gibi akıcı ve kolay. Oysa yazarımız Japonya'da eski ve zor bir dil kullandığı için pek okunmuyor. Çelişki gibi görünse de çevirilerin böyle bir etkisi var.
Japonya dedik ama Haruki Murakami'nin kitaplarında Japon kültüründen izleri aramayın derim. Kendinizi bir dünya vatandaşının yazdıklarına bırakın, sizi müziğe ve diğer yazarların yazdığı güzel kitaplara götürsün. George Perec, Raymond Carver ve Henri Michaux gibi yazarların yazdıklarını düşündürmesi de işin güzel tarafı.
Gariptir, Murakami'nin Oğuz Atay okuduğunu zannetmiyorum, ama yine de H.M. kitaplarında bana Oğuz Atay'ın kitaplarını tekrar okumamı isteyen bir ses duydum sanki. Leyla Erbil'i de yeniden okumalıyım.
Murakami okumak, hem okumanın, başka kitapların, başka dünyaların sırrına vakıf olabilmenin büyüleyici bir eylem olduğunu duyuruyor hem de edebiyatın insan ömrüne kattığı kalıcı hazinenin önemine de işaret ediyor.
Okumak güzeller güzeli bir eylemdir. kitaba, fotoğrafa, kaleme, Kağıda ve mürekkebe bulaşmak ise insanı insan yapan güzel eylemler birliğidir vesselam.
2.
Fotoğraflara bakmanın, kitap okumaktan farkı yok bazen. Ne var ki fotoğrafçılar roman yazmıyor. Fotoğrafçılar daha çok kısa öyküye veya kısa-kısa öyküye düşkünler. Fotoğraflar derin kuyulara benziyor bu yüzden, kısa öyküler de öyledir, öykünün sonunda -ki okumaya zaten henüz başlamışsınızdır- bir anda kendinizi ortada bulursunuz, çevrenizdeki dünya kısacık bir zaman diliminde değiştirilmiştir! Kısa öykü işte bu nedenlerden dolayı tekinsizdir, okumaya cesaret ister, kimi fotoğraflarda olduğu üzere asla göründüğü gibi değildir. Fotoğrafta ne var? Görünürde sadece bir çerçevenin içinde görüntü yumağı. Kendimize göre baktıkça, kendi birikimlerimize göre yumağı çözdükçe kuyunun derinleştiğini görüyoruz, roman gibi değil, roman güven verir biraz, kısa öykü tedirgin eder. Fotoğrafların kuyuları da kısa öykülere benzer, hem satır aralarına girersek, imalar ve benzeri patikalara saptığımızda ise kuyunun içindeki başka kuyulara rastlıyoruz. İşte bu yüzden büyük fotoğrafçıları büyük yazarlara benzetiyorum.
3.
Özetle, kimi fotoğraflar göründüğü kadar kısa değildir. Kimi romanlar da göründüğü kadar uzun değildir.
4.
Fotoğraf kardeşliği'nden daha önce söz etmiştim. Fotoğrafın ve edebiyatın bir güzelliğini daha geçen gün aldığım bir mektup ile yeniden yaşadım. Yazdıklarıyla, okuduklarıyla gözümde büyüyen bir insana borçluyum bu fotoğrafı. İyi ki var, iyi ki fotoğrafı ve edebiyatı çok seviyor, insanlara cesaret aşılıyor. İşte bu fotoğraf onun için.
Etiketler:
Haruki Murakami,
Robinson Crusoe Kitabevi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
1. fotoğrafta murakami'yi bulunuz.
2. murakami bu fotoğrafın her yerinde.
öyle ilginç ki, her iki cümleyi de aynı anda, aynı fotoğraf için kullanabiliyorum. tam murakami evrenine uygun.
çok sevdim (ya da belki en çok fol'ün orda olmasını sevdim. tam bilemiyorum. karışık duygular içindeyim :)
Yorum Gönder