17 Mart 2009 Salı

Büyük saat



Gölgeli fotoğrafları hep sevdim, griler hele griler siyahtan uzaklaştıkça sanki bir hayatın bulanık ve acıklı bir özeti gibi siyah beyaz fotoğrafların yukarısında aşağısında elinizi tutmak istercesine bakar dururlar ela, mavi, yeşil, kahveli gözlere. Renkli fotoğraflarda ise griler azalınca kahvenin buruk tonlarına doğru bir genişleme olur. Gri de vardır ama renkli fotoğrafa sığmaz sanki. Gri renklerden kaçmak ister, mızmızlanıp kenarda durur. Peki ya morlar, National Georaphic sarıları? Borges'in karanlığı, Piyano siyahları, kırmızı urbalılar? Düşündüren yeşiller, gıdıklayan pembeler, huzurlu maviler? Tahmin edileceği üzere alesta bekler diğer bütün renghahenkler.

Gölgeleri arada bir düşünmeliyiz, bana kalırsa bütün fotoğraflarda hem huysuzdur gölgeler hem de teskin edici görünürler, Aşiyan mezarlığındaki ağaçları hatırlıyorum.

Fotoğrafın şiirle dans etmesini de seviyorum, fakat daha çok daha da çok olmak üzere zamanı öpmesine bayılıyorum.

Biraz daha dikkatli bakınca aslında zamanın fotoğrafı öptüğünü farkediyorum. Hallelujah!

Hiç yorum yok:

google27928836a124597b.html