f: günlük, zamanın ve mekânın fotoğrafa etkisini araştıran, meraklı fotoğraf sanatı düşkünlerince kurulmuş bir fotoğraf günlüğü grubudur.
26 Kasım 2008 Çarşamba
Konstantin'den Fatih'e
Osmanlı padişahlarından biri, büyük olasılıkla yedincisi bu şehrin (İstanbul) en ücra köşelerinde bile karşınıza çıkabilir. Aradan geçen yüzyıllar boyunca toplumsal hafızaya kazınıp kutsal bir kişiliğe dönüşmüş olan İkinci Mehmed günlük hayatında nasıl bir padişahtı acaba?
Tarih kitaplarına bakarak ilginç bilgiler edinebiliriz. Bazen tarihi şahsiyetlerin de bir zamanlar bizim gibi yaşamış yemek yemiş sevişmiş olabileceğini ilk kez adını hatırlamadığım bir tarih dergisinde İkinci Mehmed'in bir deftere karaladığı çizimleri gördüğüm zaman aklıma gelmişti -sonra ayrı basımı yapıldı bu çizimlerin-. Patates kızartması yerine o dönemin saray mutfağında yendiğini bildiğimiz ballı tavuk yemişti sanırım. Meyvelerden neyi sevdiğini bilmiyorum tarih kitapları böyle ayrntılara pek girmez, ancak incir yemiştir muhakkak. Keşke gençliğinde çizdiği karalamaların ötesine geçip resim yeteneğini geliştirmiş olsaydı. Onun torunlarından padişah olamayan son halife Abdülmecid Efendi'nin yaptığı gibi resimler mi yapardı? Bilmem ancak resimden başka mesela fethin bir günlüğünü tutsaydı şahane olurdu zannımca. Gerçi Nicolo Barbaro'nun tuttuğu günlük de hiç fena değildir, yine de Türkler tarafından yazılmış dönemin özgün metinlerini merak ediyor insan. Tabii yazmayı sevmeyen bir millet olduğumuz için bizzat o günlerden kalma yazılı metin pek yoktur. Olanlar da nedense hep sonradan yazılmıştır.
İkinci Mehmed'in ölümünün ardından yaşananlar, mumyalanması olayını da çok merak ederim, Murat Bardakçı'nın yazdığı şu satırlar da zihnimin bir köşesinde hep durur:
"Fatih, ebedi uykusunu bugün bir zamanlar İmparator Konstantin'in defnedildiği mekânda uyuyor. Konstantin'in kemiklerinin kaybolmasının üzerinden asırlar geçti ama Fatih'in mumyalı cesedinin bugün bilinen türbesinde mi, yoksa Abdülhamid'in paşalarının girdikleri dehlizin ucundaki tabutta mı bulunduğu konusu ise hâlâ bir muamma."
Bir gün şehrin merkezinden epeyce uzakta bir parkta oturup bunları düşündüm.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder