2007, Geniş Açı ofisi, Beyoğlu, İstanbul, Olympus XA2, Fujifilm Superia 200 |
Seneler, seneler evveldi. Yeşil defterimle masaya oturmuştum. Kahve içmiştik o gün, fotoğraftan konuşmuştuk.
Sonra ben ufak filmli makinemi çıkarmış, fotoğrafın başladığı yere gelmiştim.
Geçmiş zaman.
Fotoğrafın renk dengesi, terazinin ağır basan kefesi gibi yeşil ve sarıyla şenlenmiş. Düzeltmek istemedim. Hayatımı düzeltmek istemiyor muyum acaba? Bir an durdum, sonra bıraktım, olduğu gibi kalsın. Yeşile ve sarıya doydum ben de, yine de böyle kalayım istiyorum.
O masada gelecekte neler olacağını konuşmadık, bilmiyorduk.
Bazı fotoğraflarda bu soru insanın kulağını çeker, kalbine bir iğne batırır.
Bazı fotoğraflar da bizim gibi, çok yeşil, çok sarı olur.
Bıraktık hayatımızı, öyle gidiyor.
Fotoğrafın bittiği yere doğru, güneş batıyor.