30 Temmuz 2011 Cumartesi

Fotoğrafın uykusu

                                                  "Unutmayacağım, unuttuğumu, uyutup, seni,
                                                                    unuttun, unuttuğunu, sen, beni,
                      uyandığımda uyuyorsun, bana, uykunda söyle, söyleyeceklerini."
                                                                                                        Ahmet Güntan



Uyku


Uyumak bir nevi başka bir dünyaya gitmek demek. Gözler kapalı ama arkasındaki labirentler ağının gittiği yerde gizli kapılardan geçildikten sonra uyku gezegenine varılıyor. Bu gezegende uçabiliyor, korkudan kaçacak yer arayabiliyor, kendi dünyamızda çözemediğimiz güçlerimizin ve zaaflarımızın farkına varabiliyoruz. 

Şehir


Şehirler insanlara benziyor, ömürleri insanlara nazaran çok uzundur, lakin ölümsüz değiller, toprak altında bugün artık yaşanmayan şehirler var, arkeologlar ve işçiler fırçalarıyla tozu toprağı atarak bu şehirlerin bir zamanlar nasıl da canlı olduklarını söyleyip duruyor.

Fotoğraf


Fotoğraf, zaman makinesi gibi çalışır ve bizi başka zamanlara, başka insanlara ve mekânlara götürür. Bu küçük, büyülü pencerelerden baktığımızda, Reşat Nuri Güntekin'in gülümsediğini, Abdülhak Şinasi Hisar'ın duvarlarında yığınla tablo ve hat eserinin bulunduğu müzeye benzer evin köşesindeki koltukta halen mağrur baktığını görebiliriz. Fotoğrafın henüz çekildiği andan itibaren zaman fotoğraflarda ne var ne yok harcamaya başlar, öyle ki bazen elimizde fotoğraftan başka bir şeycikler kalmaz. O muazzam dünya gider, küçük bir pencereden gördüklerimizden ibaret kalan hatıralar vardır artık.


Fotoğraf, şehir ve uyku


Fotokritik sitesindeki surmise isimli arkadaşımın çektiği fotoğraflara öteden beri hayranım. Kimi fotoğraflarına belli aralıklarla dönüp yeniden bakıyorum. Sevdiğim bir kitabı yeniden okumak gibi, her defasında değişen ruh durumuma uygun yeni bir fotoğraf görüyorum. İşte, "uyu" isimli fotoğrafı, en sevdiğim fotoğraflarından biri. Kendim çekmişim gibi gururlanıyorum bu fotoğrafa bakarken, surmise de benim çektiğim fotoğraflara kendisininmiş gibi bakıyordur diye düşünüyorum. Başka türlü fotoğraflar çekiyoruz elbette, ancak bir bakış birlikteliği, görme biçiminden kaynaklanan bir yakınlık hissediyorum. Sadece surmise değil, yeryüzünde çok az olduklarını bildiğim, güzelliğin ve nadir zamanların kıymetini bilen insanların karşısında hep şaşırmış ve sevinmişimdir, bakışını-düşünüş tarzını sevdiğim eliphas gibi, sinequanone gibi, evreniz gibi, joyket gibi, Milou gibi harika insanlar oldukça fotoğrafa olan inancım da katmerleniyor, fotoğrafa olan sevgim büyüyor.

İyi fotoğraf, kendisine bakan insanı keder ve neşe arasında hiç durmayan büyük bir saatin sarkacı gibi sürükler. İyi fotoğrafın gözleri hep açık, her daim diri ve derinlikli.

İyi fotoğraf uyumaz.
google27928836a124597b.html