27 Temmuz 2008 Pazar

Zaman meselesi - 9



Bazı şeyleri unutmuyor insan. Kokular ve tadlar bunlar arasında sayılabilir. Yakın arkadaşların sürekli ertelediği ve nihayetinde bir vakit yapılan buluşmalar da bunların arasına katılabilir mi? Başkalarını bilmem ben katıyorum. Gülümsemeler, konuşmalar, içilen kahveler, uzatılan çörekler, elden ele uzatılan dergiler, değerlendirmeler, fotoğraflar, fotoğraflar. Pencereden sızan ışık da unutulmaz. Bir de gölgeler. Ama ölümü unuttuk bile. Geç gelsin.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

Zaman meselesi - 8



Fotoğraf çekmek bazen korkutuyor beni. Karanlıktan veya tehlikeden değil, geçen zamanın gördüklerime etkisiyle, zihnimde arşivlenen imgelerin sürekli çelişki içinde olmasından.

Narmanlı Han'a 1990'ların başında çok giderdik arkadaşlarla. Aradan yıllar geçti ve artık ve bu mekan çürümüş, bakımsız bir yer haline geldi. Çoğu zaman içeriye girmek bile imkansız.

Yazları çardağın altında, Deniz'in dükkanından yayılan, plakların çıtırtılı müzikleri beynimizi hafiften gıdıklardı. Bedri Rahmi'nin yaptığı balık mozayiğine bakardım. İçeriye giren turistler önce kedileri görür, sonra Deniz'in dükkanından taşan müziği duyar ve çarpılırlardı. Onlarca kedi burada bu vahada yaşıyordu, oraya buraya serilip uyur veya oynaşırlardı. Bense Ahmet Hamdi Tanpınar'ın yürüdüğü yerlerde gezerdim.

O renkli düşten geriye negatif bir kalıntı kalmış şimdi. Fotoğrafın kusuru da bu. Sadece hüzün sızdırıyor.

21 Temmuz 2008 Pazartesi

Zaman meselesi - 7



Ne zaman
suya baksam,
suyun zamanı
zamanın suyu
yuttuğunu düşünürüm.

24.10.2007, istanbul

13 Temmuz 2008 Pazar

Siyah ve beyaz

Siena

Cok uzun zamandir pozitife geçmeyi bekleyen siyah beyaz filmlerimi geçenlerde bastirdim.
Fotograflari çekerkenki aldigim zevki izlerken de almam ve bu ikisi arasinda olan bekleme sürecinin damagimda kalan hos tadi, siyah beyaz - analog fotografin ne lezzetli bir sey oldugunu tekrar bana animsatti. Bunu için kodak firmasina tesekkür ediyoruz ben ve sevgili AE-1'im :)

Dijital mi analog mu tartismasi beni çok kasar. Arasinda bir fark varsa da yoksa da bunun hiç bir önemi yoktur. Verdikleri tatlar baskadir.


Paris


Su var ki; çekilen fotografin hemen görülemiyor olmasi isin sihirini ve yaraticiligini arttiriyor.
Bir bestecinin içindeki müzigi kocaman sayfalara güzel mürekkepli kalemiyle aktarmasi gibi. Kendi üretecegini kendi içinde duyup hiç bir çalgiya ihtiyaci olmayacagi gibi bir fotografçiyi da ayni benzetmeye tabi tutabiliriz.

Dedigim gibi bu olay sonuçta bir sey degistirmez. Farkli bir tat ve degisik bir bakis açisi ile yola cikariz. Saglam paralar da harcariz, o ayri konu :)



Siena
google27928836a124597b.html